Video oyunları, büyük küçük demeden hepimizin hayatına bir köşesinden girdi. Atari salonlarından başlayıp talefonlanımıza kadar giren video oyunlarını çoğumuz zaman geçirmek için oynasak da oyunculuk işini profesyonel olarak yapan önemli bir topluluk var. Perde arkasında da çok büyük prodüksiyonların olduğu sektör, uzun yıllar boyunca kendisini geliştirerek bugün oyun severlere çok farklı deneyimler sunabiliyor. 

Gelin, video oyunlanının tarihine ufak bir bakış atalım.

1. İlk Bilgisayarlar

Şu an kullandığımız bilgisayarların atası sayılan ilk dijital bilgisayar ENIAC, 1945’te üretildi. 30 ton ağırlığında ve bir apartman dairesi büyüklüğünde olan bu bilgisayar, 2. Dünya Savaşı’nda hesaplama yapmak amacıyla üretilse de, savaş sonrası birçok bilimsel araştırmada işlemleri kolaylaştırmak için kullanıldı.

2. Potansiyelin Keşfi

1950’lerde bilgisayar kullanımı üniversitelerde yaygınlaşmaya devam etti. Farklı araştırmalarda kullanılan ve bilim dünyasında yeni kapılar aralayan bu bilgisayarların eğlendirme amaçlı da kullanılabileceği kısa sürede anlaşıldı ve XOX olarak bildiğimiz “Tic Tac Toe” oyunu, programlanan ilk video oyunu oldu.

3. Pong!

1970’lere gelindiğinde bilgisayarlar hala buzdolabı büyüklüğünde olsalar da, ticari kullanım için uygun boyutlarda sayılırlardı. 1971 yılında kurulan Atari adlı oyun firması, bir çalışanına verdiği ödevi beğenerek satılabilir hale getirmeye karar verdi. Bir masa tenisi simülasyonu olan Pong, bu sayede ilk konsol oyunlarından biri oldu.

4. Jeton Yiyen Canavarlar

Sadece oyun için üretilen bilgisayarlar çıkınca, neredeyse dünyanın her yerinde atari salonu çılgınlığı doğdu. Ülkemizde de 80’lerde ortaya çıkan ve 90’larda altın çağını yaşayan atari salonları, tek kişilik ve iki kişilik birçok farklı oyun seçeneği sunarak çoğunluğu çocuk ve genç, her yaştan insanın vakit geçirdiği dönemin popüler sosyal alanlarından biri oldu. Bu dönemde birçok oyun firması kuruldu ve oyun severlere en çok jetonu harcatmak için yarışa girdiler.

5. Kol Bozuk, Tuş Basmıyor!

Bir yandan bilgisayarlar ve oyun konsolları evlere de girdi. Kasetleri üflenerek çalıştırılan atariler, soğuması için buzdolabına konan adaptörler, kolonyayla temizlenen CD’ler, kablosu belli bir açıda tutunca çalışan oyun kolları evlerimizin birer parçası oldular. Oyun endüstrisi neredeyse sinema ile yarışmaya başladı. Her sene döneme damgasını vuran oyunlar çıkıyor, gerek senaryosu gerekse mücadelesiyle arkadaş ortamının vazgeçilmez konuları oluyordu.

6. Sanal Er Meydanı

Eskiden oyunlar tek makine üzerinden oynanıyordu. 2000’li yıllarda bilgisayarları birbirine kablolarla bağlayarak yerel ağ oluşturan internet kafeler, farklı bilgisayardan aynı oyun evrenine katılmayı mümkün kıldı. Mahalle arkadaşları ya da sınıf arkadaşları aynı internet kafede toplanarak hep beraber oyun oynayabiliyordu. Bu dönemde internet pahalı ve yavaş olduğundan düşük bağlantı hızında oynanabilen oyunlar dışında internet çok tercih edilmiyordu. İnternet geliştikçe ucuzladı ve dünyanın iki ucundaki insanlar arasındaki iletişim hızı neredeyse milisaniyelere düştü. Dile kolay, on binlerce kilometre ötedeki bir bilgisayarda fareye tıklayarak yapılan bir hamlenin aynı anda bizim ekranımıza düşmesinin altında çok büyük bir teknoloji yatıyor.

7. Dijital Oyun Dünyası

Günümüze geldiğimizde oyun evreninin ne kadar genişlediğini görmek zor değil. Telefonlar, bilgisayarlar, oyun konsolları hepimizin boş zamanlarını esir almış durumda. İnternet üzerinden yayın yapıp para kazanan oyuncular, milyonlarca dolar ödüllü e-spor turnuvaları, büyük bütçelere sahip oyunlar ve sanal gerçeklik gözlükleri gibi yeni teknolojiler eğlence sektörünün bu kısmının ne kadar gelişmiş bir pazar olduğunu gözler önüne seriyor. Tüm bu oyun dünyasına erişmek içinse artık atari salonlarına gitmeye ya da kasetlere, CD satın almak için çarşıya çıkmaya gerek yok. İnternette yer alan yüzlerce dijital oyun platformu, bizim için bu kocaman oyun dünyasına evimizden rahatlıkla ulaşabilmemizi sağlıyor.